23 Ekim 2019 Çarşamba

Cici kız, kötü kız...

Merhaba,

Artık uzun bir aradan sonra demeyeceğim.  Yoğunluktan dolayı ancak yazabiliyorum maalesef.

Arkadaş çevremden birini anlatacağım size. Zarif, kibar, zeki ve hoş bir adam olarak bilinen bu yirmili yaşlarının ortalarındaki genç ve hoş adamın bir sırrını öğrendim geçtiğimiz aylarda.

Bir akşam dışarıda bir pubda toplanmış laflayıp, bir şeyler yudumluyorduk. Söz konusu arkadaşım "James" ve iki erkek  daha vardı benimle birlikte. Bar taburelerindeki iki boş yere ben ve o oturmuştuk, diğer arkadaşlar da ayakta duruyordu. Bir kaç kadehten sonra ayaktakilerin bakışlarının kontrolleri dışında bacaklarıma ve ayaklarıma gitmeye başladığını  hissettim.  Normaldi, buna alışıktım, hatta bundan keyif alıyordum.  Tecrübeli gözlerimle biraz daha dikkatli bakınca pantolonlarının altındaki kabarıklıkları da tespit ettim. Yanımda oturan James'in gözlerinin nereye kaydığını   anlamaya   çalışırken, bakışlarını  kaçıra  kaçıra   diğer erkeklerin kabarıklıklarına  bakmaya çalıştığını anladım. Bir kaç dakika sonra barmenden bir şey istemek için bara döndüğümde yanımda oturan James'in gömleğinin arkasının pantolonundan çıktığını ve aradaki boşluktan tüysüz tenine giydiği ince ten rengi külotlu çorabı ve dantelli külodu görüverdim. Taşlar kafamda yerine oturmaya başlamıştı,  hemen bir plan yapmalı ve bu fırsatı değerlendirmeliydim.

Muhabbeti, içkinin de yardımıyla cinselliğe doğru kaydırdım. Diğer erkeklerin çeneleri açılmış, o ise içine kapanmaya başlamıştı. Kulağına yavaşça "içine ne giydiğini ve nereye baktığını biliyorum" diye fısıldadım. Neredeyse tabureden düşüyordu. Şaşkınlık ve panik içinde "biraz özel konuşabilir miyiz?" diye sordu. Tuvalet bahanesiyle kalktık ve bir köşede durduk. Nasıl bildiğimi sordu, anlattım. Biraz düşündükten sonra "ben gizli bir biseksüel ve crossdresserım" dedi. Ona kendisi gibi çok arkadaşımın olduğunu ve hepsini de çok sevdiğimi söyledim.

O gecenin ardından ona  hiç değilse bir defalığına olmak istediği  kişi olarak yaşamak için bir fırsat yaratmam gerektiğini düşündüm ve bir planımı yaptım.
 
Bir kaç hafta boyunca onunla yemeklerde buluşarak bu konu hakkında konuştuk. Açılmaya çok ihtiyacı vardı ve zamanla rahatlayarak bana içini döktü.

Bir cumartesi günü  adını Jane  koyduğum  bu arkadaşıma bir mesaj atarak bugün, kendisini içinde en seksi hissettiği kıyafetlerini de yanına alıp bana gelmek isteyip istemeyeceğini sordum. Kız kıza bir şeyler içer konuşuruz dedim. Sesi titreyerek, geleceğini söyledi.
 
Akşam üzeri geldi. Yüzüne bile bakmadan üzerini değiştirebileceği ve makyajını yapabileceği odayı gösterdim. Hemen seğirterek odaya girdi. 45 dakika sonra odadan gerçek Jane olarak çıktı. Gerçekten de çok tatlı görünüyordu. Mini eteği ve bluzu açık pembeydi, beyaz külotlu çorabı, toz pembe babetleri vardı. Mavi gözlerini ortaya çıkaracak masum bir makyaj yapmıştı.  Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Yanakları al al, "Bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkürler" diyebildi. Hemen içecek bir şeyler ikram ettim. Sohbet koyulaştı.
 
-Sizin çok otoriter ve femme fatale bir kadın olduğunuzu düşünüyorum.
-Ben de senin çok cici bir kız olduğunu düşünüyorum.
-Teşekkür ederim, belki ilginç  gelecek ama sizi hala aşırı çekici buluyorum ama cici bir kız olmaktan da aynı derecede keyif alıyorum şu an.
-Bu çok normal, ben de hem erkeklerden hem de kadınlardan hoşlanabiliyorum. Ayrıca benim gibi kötü kızlar senin gibi cici sissy leri çok çekici bulabilir, biliyorsun değil mi?
 
Vücut dili rahatladığını belli etmeye başlamıştı. Artık içi dışı birdi Jane'in. Karşımda gülen, kanepede ayaklarını altına alarak oturan, gerçek bir kız vardı.
 
Sana bir sürprizim var diyerek yanından ayrıldım.
 
Döndüğümde elimde kocaman bir dildo vardı.
 
 
Derin bir nefes aldığını duydum ve dudaklarını araladığını gördüm. Dildoyu bacaklarımın arasına kıstırıp, "yalamaya başla cici kız" dedim. Küçük dil darbeleri atarak başladı, arada onay ister gibi gözlerime bakıyordu. "Aferin cici Jane, işte böyle" dedim saçlarını okşarken. Başını emmek için çabalamaya başladı, dildo kocamandı. İterek ona yardımcı oldum. Yarım saat   içinde yalanmadık yeri kalmamıştı dildonun,  Jane ise arzudan kıvranıyordu.
 
  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
En sonunda "lütfen beni becer" diye fısıldadı. Arkasını dönerek kanepenin üzerinde domaldı. Yavaşça beyaz çorabını ve külodunu indirdim. Okkalı bir tükürükle deliğini ıslattım ve dildoyu straponuma geçirerek başını deliğine dayadım. "O cici pipine asla dokunmak yok Jane" diye kulağına fısıldadım. Daha önceden dildo tecrübesi olduğunu, deliğinin birkaç hareketin ardından açılmaya başlamasından anladım. Kocaman başı içine alıverdi Jane. O anda Jane'in inlemesini ilk kez duydum. Belinden yakalayarak ileri geri gitmeye başladım içinde. Naylon çoraplarımız birbirinin üzerinde kayıyor, Jane poposunu istemsizce dildodan bir santim daha fazla  alabilmek kıvırıyordu. Cici kızın babetleri ayağından çıkmış, çorabı kaçmıştı. Arada dildoyu çıkarıp, açılıp kapanan pembe deliğini ağız dolusu tükürüğümle ıslatıp devam ediyordum onu becermeye.



 

Yirmi dakika sonra çığlıklar atarak sarsılmaya başladı. Yemin ederim dokunmadım ama geliyorum diye bağırıyordu. Dildoyu birkaç kez daha derinliklerine tam da   p noktasına bastırdıktan sonra, aniden çıkararak, hala yumuşak ama seğiren cici kız pipisinin altına tuttum. Kıvranarak boşalmaya başladı. O cici minik pipiden   çıkanları görmeliydiniz. Kafasını tutarak kendime çevirdim ve kendi döllerini yalamasını işaret ettim. Uysal ve hevesli bir şekilde dakikalarca yalayarak tertemiz yaptı dildoyu.
 
Gözlerimin içine baktı ve "harika bir kadınsınız, tanıştığım en muhteşem kötü kızsınız, çok teşekkür ederim, ilk kez dokunmadan gerçek bir anal orgazm yaşadım" dedi.
 

Saçlarını okşayarak, çorabını çektim ve babetlerini giydirdim. Eline bir kadeh tutuşturarak, anın keyfini çıkarmasını söyledim ve yanından uzaklaştım.
 
 
 
 
 
 
Farklı ve farkında kalın. Kendiniz olun ve kendisi gibi olanları sevin.
 
Sevgiler,
Melissa.
 
Not: Jane'e söz verdiğim için resimlerini paylaşmıyorum.


















 

10 Ocak 2019 Perşembe

Özgürlük topuğumun altında

Merhaba,

Bu en uzun ayrılığımız oldu sanırım. İçinde bulunduğum ciddi yoğunluk yüzünden yazmaya zaman bulmakta zorlanıyorum. Aslında yazacak çok şey var. Birinden başlayayım dedim zaman bulmuşken.

Aylardır ısrarla bana yazan birinden bahsedeceğim. Londra'da yaşayan ve belki de bir yıla yakındır kelimenin tam anlamıyla bana bir görüşme için yalvaran biri. Beni tanımayanlar için belirteyim ben köle ruhlu erkekleri asla para için kullanmak taraftarı değilim. Kadının üstünlüğünü kavramış ve hizmet aşkıyla yanan bu erkekleri kendi zevkim  ve onların tatmini için kullanmayı seviyorum.

Bir Cumartesi öğlen yemeği için buluştuk. Yemekten hiç bir şey anladığını zannetmiyorum, ne konuştuğunun farkında olduğunu da hiç sanmam. Sadece fırsat buldukça bacaklarıma ve ayaklarıma bakmaya çalıştığından ve bir kaç kere pantolonunun bacak arasına ayakkabımın topuğunu bastırdığımda fark ettiğim üzere sürekli ereksiyon halinde olduğundan eminim.

Bir, iki saat sonra bayılacak gibi olan adamcağıza daha fazla kıyamayıp eve gelmesine izin vereceğimi söyledim. Adeta nefes alması ve hayatta kalması iki dudağımın arasındaymış gibi adam hayata geri geldi.

Eve girer girmez tamamen soyunmasını söyledim. Tekrar şoka girdi. Tek kelime etmeden soyundu ve beklemeye başladı. Boynuna geçirdiğim tasmaya bakakaldı. Tasmasından çekerek yatak odasına götürdüm. Uzandım ve yalamaya başlamasını emrettim.
 
 
 
Böyle bir açlık görmediğimi söylemeliyim. Naylon çoraplı bacaklarımı, ayaklarımı ve ayakkabılarımı yaladıkça ruhunun özgürleştiğini, kendiyle barıştığını ve bir bütün olduğunu hissedebiliyordum. Ardından ayakkabılarımı ve çoraplarımı ağzıyla çıkarmasını  emrettim. Epey uğraştıktan sonra aferini hak ettiğini söyledim ve yatağa oturmasını emrettim. Çıkardığı ayakkabıları tekrar giydim ve naylon çorabımla testislerini bağlamaya başladım.
 
 
 
 
 
 
 
Saatlerdir ereksiyon halinde olan aleti birden bire korkudan yumuşadı. İyice bağladığım testisleri çorabımla kendime doğru çektim. Bir yandan da bacağımı kaldırarak topuğumla patlamak üzere olan testislerine basmaya başladım. Acıyor diyordu. Ben de o acıyor dedikçe daha çok bastırıyordum. Bu tamamen özgür kalmanın bedeli diye açıkladım. Acıdıkça kendin olacak ve karşımdaki yerini kabulleneceksin bu da seni daha mutlu biri yapacak dedim. Sessizce kabullendi ve birkaç dakika sonra mutluluğu gözlerinde ve aletinde gördüm, tekrar sertleşti ve öyle kaldı.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Daha sonra ona hizmet edebilmesi için fırsat olarak birkaç çift ayakkabımı verdim ve güzelce yalayarak temizlemesini emrettim. Şevkle yalamaya başladı. Arkadan bantlı bir ayakkabımı da bandından aletine astım ve bu ayakkabı düşerse başına geleceklerden korkması gerektiğini söyledim.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
O şekilde üç çift ayakkabımı ayrıntılı olarak temizledi. Aferin diyerek ayakkabımı aletinden aldım ve ağzına naylon çorabımı tıkıştırmaya başladım. Bu kez aleti yumuşamadı, itaat etmeyi ve bundan mutlu olmayı öğrenmişti.  Eline ayakkabımı vererek içine boşalmasını ve ardından temizlemesini söyledim. Ağzında naylon çorabım elinde ayakkabım işe koyuldu. Boşalması çok sürmedi. Ağzından çorabımı çıkardığım anda daha nefesi düzelmeden hevesle az önce içine boşaldığı ayakkabımı yalamaya koyuldu. Öylesine keyif alıyordu ki çabuk olmasını söylemeye kıyamadım.
 
 
İşi bitince gidebileceğini söyledim. Sessizce giyindi, kapıdan çıkarken, çok teşekkür ederim, içimdeki gerçek beni serbest bıraktınız, çok mutluyum dedi ve kapıyı yavaşça kapatarak çıkıp gitti.


Lütfen farkınızın farkında olun ve farklı olana saygılı gösterin.

Sevgiler,
Melissa

7 Haziran 2018 Perşembe

Resmi boşalma evrakı

Merhaba,
 
Uzun süredir ayrı kaldık. Yazmak istediğim çok konu olmasına rağmen yazmaya fırsat bulamıyordum. En sonunda bugün kendime zaman ayırıp yazmaya karar verdim.
 
Sizlere anlatmak istediğim olay birkaç hafta önce yaşandı. Ofiste unuttuğum evrakı evime getirmesi için önceden tanıdığım "!" bir çalışanıma telefon ettim ve durumu anlattım. Hemen kabul ederek en kısa sürede bende olacağını söyleyerek telefonu kapattı. Sesindeki titreme sakin konuşmaya çalışmasına rağmen heyecanını gizlemesine engel olmuştu... Ofise pek yakın oturmuyorum ve burada bu tür konularda yardım almak pek yaygın değil. Ancak yardımı mümkün kılan bu genç adamın "bazı özel" zaafları olması ve bunları daha önce bana belli etmiş olmasıydı.
 
Birkaç saat sonra kapım çalındı. Kapıyı açıp evrakları elinden aldım ve teşekkür ederek kapıyı kapatmaya başladım. Yüzündeki hayal kırıklığını görmeliydiniz!  Ağlamaklı halde bir ayaklarıma bir yüzüme bakıyordu. Bu şekilde geçen bir kaç saniyeden sonra "Yorulmuşsundur, gel bir kahve iç" diyerek içeri davet ettim. Yüzünde cennet bağışlanmış bir ifadeyle içeri geldi.
 
Eline bir kahve tutuşturduktan sonra kusura bakmamasını, dışarı çıkmam gerektiğini, o kahvesini bitirirken yukarı çıkarak giyineceğimi söyledim. Az sonra  merdivenlerden aşağı inerken, oturduğu yerin yanında sokak kapısının arkasında duran topuklu ayakkabılarımı hızla yerine koyduğunu göz ucuyla yakaladım. Bu benim için yeterliydi.
 
Merdivenden gelmesi için seslendim. "Ne yaptığını gördüm" dedim. O ayakkabıları alarak bana getirmesini, yere oturmasını ve benim bir karar vermemi beklemesini söyledim. Sessizce ayakkabılarımı getirdi ve oturarak beklemeye başladı. Bu arada ben de merdiven basamağına oturarak karşısında külotlu file çorabımı giymeye başladım. Hipnotize olmuş gibiydi, nefesi sıklaşmış, gözbebekleri büyümüştü.
 
 
Çorabı bir bacağıma giymiş halde kararımı verdiğimi söyledim. Pantolonunu indirmesini ve yere uzanarak penisini merdivenin en alt basamağına koymasını emrettim.

 
"Ne , nasıl?" diyecek oldu. Kaşlarımı kaldırarak ya dediğimi yapması ya da hemen gitmesi gerektiğini söyledim. Dediğimi ikiletmeden yaptı. Oturduğum yerde ayağıma ayakkabımın tekini giyerek, topuğumla penisini ezmeye başladım. Aldığı zevk, yaşadığı korku ve acı gözlerinden okunuyordu. Bu şekilde beş, on dakika geçti. Kıvranıyor, yalvarıyor ama kalkıp gitmeye yeltenmiyordu.
 
 
Dizlerini üzerine kalkmasını söyledim. Ayakkabıyı çıkararak ayaklarımı en alt basamağa uzattım. "Eğer uslu olup evraklarımı getirip ben görmeden yaramazlık yapmaya kalkmasaydın alacağın ödülü şimdi veriyorum diyerek ayağıma boşalmasını söyledim. Boşalması sadece 15 saniye sürdü.
 
 
Elbette ki yaptığını yalayarak temizlettikten sonra evden gönderdim. Teşekkürler ederek minnettar bir ifadeyle ne zaman bir ihtiyacım olursa çekinmeden arayabileceğimi söyleyerek kapıdan çıktı ve gitti.
 
Bir sonraki yazımda görüşünceye dek farklı ve farkında kalın.
 
Sevgiler,
Melissa.

 

13 Mart 2017 Pazartesi

Hediyenin hediyesi

Merhaba,

Bu yazımda daha önce bahsettiğim hediye olayının  devamında olanları paylaşmak istiyorum...

Cuma günü mesai bitimine doğru ofisteki odamın kapısı çalındı ve yavaşça aralanan kapıdan bir buket çiçek girdi önce odama. Ardından da masum yüzlü, orta boylu, atletik vücutlu bir adam. Gözüm bir yerden ısırıyordu ama nereden... Sonradan asansörde bir kaç kez muhabbet ettiğimiz, üst katta odası olan, kısa sohbetlerimizden oldukça üst düzey yönetici olduğunu öğrenmiş olduğum biri olduğunu hatırladım.

"Umarım hediyem sizi kızdırmamıştır, nota yazdıklarım tamamen içten ve samimi hislerimdi" diye lafa başladı ve çiçek buketini yavaşça masama bıraktı. "Size ne ısmarlayabilirim bu akşam iş çıkışında?" diye sordu.

Biraz lafladıktan sonra anlattıklarını dinlemek istediğimi fark ettim ve bir kadeh şarap içmek için güzel bir mekana gitmeye ikna oldum.

Gece boyunca hayatından, çocukluğundan beri hissettiği yoğun duygulardan, zaaflarından, arzu ve fantezilerinden bahsetti. Benden uzun süredir gözünü alamadığını, başka bir hikayede anlattığım, odamda cezalandırmak zorunda kaldığım kişinin ağzından pozisyonunu kullanarak zorla aldığı bilgilerden sonra böyle bir girişimde bulunduğunu, yaptığının çok riskli olduğunun farkında olduğunu ama kendine engel olamadığını söyledi ve sadece bu buluşmanın bile aldığı riske değdiğini düşündüğünü ilave etti.  En sonunda da "Karar senin, ben emrindeyim" diyerek olayı bana bıraktı.
 
Biraz zaman kazanmak amacıyla kendimden bahsetmeye başladım. Genel olarak hayatımdan ve eğilimlerimden bahsettikçe yerinde duramıyor, daha fazla ayrıntı öğrenmek istiyordu. Bu telaşlı ve meraklı hali hoşuma gitmemişti. En sonunda ona bu akşam istediğini vermeyeceğimi söyledim. O anı takip eden  birkaç saniye içinde yüzündeki ifade, hayal kırıklığından öfkeye, ardından da pişmandan çaresize dönüştü.
 
Biraz sessiz kaldıktan sonra beni ikna etmek için yapabileceği bir şey olup olmadığını sordu. Az önce ben kendimden bahsederken pantolonunun üzerinden belli olan kabarıklıktan eser kalmamıştı. Bacak bacak üzerine attım, eğilerek elini tuttum ve zamanı gelince ona bildireceğimi söyledim. Yalvarmaya başladı, ne istersem yapmaya razı olduğunu söylüyordu. İlgilenmedim, bara gidip bana bir kadeh şarap daha almasını istedim. İstediğim kıvama gelmeye başlamıştı. Elinde kadehle süklüm püklüm yanıma geldi. Önüne bakarak oturdu. Etrafımı kesmeye, sağdan soldan laf atanlara cevap vermeye başladım. Beş dakikada bir, bir isteğim olup olmadığını soruyordu, ben de elimi omzumun üzerinden arkaya doğru sallayarak bir şey istemediğimi ifade ediyordum. Yarım saat geçtikten sonra tüm gururunun ve egosunun kırılmaya başladığını hissettim.
 
Aniden kalkarak eve gideceğimi ve beni takip etmesini söyledim. Sersemlikten neredeyse düşecekti. Peşimden yürüyerek geliyordu, hizama gelmeye cesareti kalmamıştı.
 
Eve ulaşır ulaşmaz tamamen soyunmasını ve evde olduğu sürece dört ayak üzerinde dolaşması gerektiğini söyledim. Hemen sözümü dinledi. "Burada bekle" diyerek onu yalnız bıraktım, üzerimi değiştirdim, hediyesini ve hoşuna gidecek birkaç oyuncağı daha alarak yanına gittim. Bıraktığım yerde bekliyordu. Kanepeye oturdum ve ayakkabılarımı yalamasını emrettim. Hevesle yalarken boynuna tasmasını geçirdim. Ayağa kaldırarak aletine bir bekaret kilidi taktım.  Dört ayak üzerinde  arkasını dönmesini söyledim. Pembe poposunu kızartana kadar şaplaklarken, küçükten başlayarak oyuncakları üzerinde kullanmaya başladım. Ses çıkarttıkça tasmasına asılıyor, kuvvetli bir şaplak yapıştırıyor ve sessiz olmasını emrediyordum.
 

 
En sonunda hediyesini üzerinde kullanmaya hazır hale geldi. Hazır olmasına rağmen çok zorlandığını söylemeliyim. Sesini çıkartmamak için çabalıyor, ağzından salyalar, kilitli organından ise prostat sıvısı sızıyordu. Alıştıktan sonra hediyesinin hakkını vererek uzunca bir süre keyfini çıkarttım. İşim bittiğinde ise yerleri ve kendi hediyesini yalatarak güzelce temizlettim. "Umarım hediyenin hediyesini beğenmişsindir" diyerek tasmasını çıkardım ve evi terk etmesi için on dakikası olduğunu söyledim. Kilitli aletine bakıp tekrar yüzüme baktı. "Bu evde boşalmana izin yok" diyerek kilidi çıkarmamla boşalması bir oldu ve elbette tekrar yerleri yalamak zorunda kaldı.
 
Teşekkürler ederek, hayal edebileceğinden bile daha iyi olduğunu, hayatındaki en güzel akşamı yaşadığını söyleyerek giyindi ve çıkıp gitti.
 
Bakalım işyerinde ona tekrar rastladığımda tavrı nasıl olacak...
 
Farklı kalın,
Sevgiler,
 
Melissa
 
Not: Bahsedilen şahsın talebi üzerine resimlerini paylaşamıyorum, bilginize...
 

9 Mart 2017 Perşembe

Hediye

Merhaba,
 
Dün başıma gelen garip olayı anlatmadan duramayacağım.

Bu arada fazla sayıda sıradışı olay yaşıyor olmamı garipseyenler için, kendimi ufak bir açıklama yapmak zorunda hissettim. Sanırım bunun ilk sebebi marjinal bir ortamda çok sayıda farklı insanla birlikte çalışıyor olmam, ikinci sebebiyse giyim tarzım ve tavırlarımla dışarı verdiğim enerji.
 
Sabah ofisteki odama geldiğimde dikkatimi masanın üzerindeki hediye paketi çekti. Burada pek hediye verme alışkanlığı olmadığından pek bir anlam da veremedim.
 
Uzun, içki şişesi kutusu gibi bir paketti. Elime aldığımda epey ağır olduğunu fark ettim. Birisi bir şişe içki hediye etmiş olabilir diye düşündüm, kim olabilir diye aklımdan isimler geçirirken neyse ki kutuyu açmak aklıma geldi...
 
Açtığımda gördüğüm, kesinlikle o ana dek aklımdan geçen veya geçebilecek hiçbir şeye benzemiyordu. Bu, güzel karton bir kutuya konmuş dev bir dildoydu. Dildonun üzerinde mavi kurdeleden bir fiyonk vardı ve ufak bir not iliştirilmişti. Notu alıp okudum, güzel bir el yazısı ile yazılmış notun Türkçe karşılığı şöyleydi. "Lütfen bunu benim üzerimde kullanın! Hayatta bundan daha fazla arzu ettiğim bir şey yok." Altına da bir telefon numarası eklenmişti.


Bir dakika kadar sonra ofisteki masamın başında elimde dev bir dildoyla dikilmekte olduğumu fark ettim. Kendi kendime gülmeye başladım ve dildoyla birkaç foto çekmeye karar verdim. Fotoğrafları çektikten sonra dildoyu kutusuna koyarak kaldırdım ve ne yapacağımı düşünmeye başladım.
 
 
 
 
Kısa bir süre sonra telefon numarasına bir kısa mesaj attım. Mesajda "Hmmm?" yazdım. Bir dakika olmadan cevap geldi. "Size bir kahve veya ne isterseniz ısmarlayıp, kendimi tanıtmak isterim" diye yazmıştı. "Cuma günü iş çıkışında burada olursan belki bir kadeh bir şey ısmarlamana izin verebilirim" diye cevapladım.
 
Bakalım Cuma günü kim gelecek ve kendini tanıtacak. Muhtemelen daha önceki yazılarımda bahsettiğim kişiyle konuşarak benim hakkımda bilgi edinmiş biri. Ancak bu şekilde bu kadar cesur davranmış olabilir.
 
Olacakları sizinle elbette buradan paylaşacağım.
 
Farklılıkların farkında olmaya ve farklılıkların zenginlik olduğuna inanmaya devam..
 
Sevgiler,
Melissa

12 Aralık 2016 Pazartesi

Suç ve Ceza

Merhaba,
 
Bir önceki yazımda ofisteki odamda ayakkabımın başına gelenleri anlatmıştım. Bu yazımda ayakkabımın üzerindeki sıvının sahibinin başına gelenleri öğreneceksiniz.
 
Yaptıklarından sonra yeni bir çift ayakkabı bırakacağını söyleyen bir not bırakan yaramaz kişiyi tanımak istediğimi söylemiştim hatırlarsanız. Bunu başarmak için bir plan yaptım ve uygulamaya koydum. Sabah işe çok erken gittim, odama girip kapıyı kapattım. Işıkları ve bilgisayarı da açmadan ölü bir açıya bir sandalye çekip oturdum ve beklemeye koyuldum. Saat 07:30 civarında kapı usulca aralandı,  biri kafasını aralıktan içeri  uzattı, kimsenin olmadığından emin olunca elinde bir poşetle odaya süzüldü. Masaya doğru yaklaştı ve altına eğildi. Tam bu sırada oturduğum yerden "Ayakkabıları bırakmadan görmek isterim, bakarsın beğenmem" dedim.  Doğrulurken korkudan kafasını masanın kenarına çarptı ve o anda sandalyede oturan beni fark etti. Yüzündeki ifade öyle komikti ki istemeden bir kahkaha attım. Otuzlarında, atletik yapılı orta boylu temiz ve güzel yüzlü bir adamdı. Daha önce bizim katta birkaç kez rastladığımı ve gizlice bacaklarıma bakmaya çalıştığını  fark ettiğimi hatırladım.
 
Donup kalmıştı, birkaç saniye sonra kendini toparladı, özür dilemeye ve şikayet etmemem için yalvarmaya başladı. "Bu yaptığın çok aptalcaydı, farkındasın değil mi?" diye sordum. "Aklım doğru çalışmıyordu, kendimi tutamadım" gibi bir şeyler geveledi. "Bu akşam beni yemeğe ve ardından da dans etmeye götürürsen seni şikayet etmemeyi düşünebilirim" dedim. İyice sersemlediği her halinden belli bir şekilde "Elbette, ne isterseniz" diye mırıldandı ve gitmeye yeltendi. Kapının koluna uzandığı sırada "Bu arada akşam üzeri saat dörtten sonra odama gel, seninle bir işimiz var" diye seslendim. Sanırım bu onun için öldürücü darbeydi. Omzunu kapıya çarptı ve tökezleyerek odadan çıkıp gitti.
 


Akşam üzeri tam dörtte kapıyı vurarak içeri girdi. Suçlu bir çocuk gibi önüne bakıyordu. Kapıyı kapatmasını ve kilitlemesini söyledim. Dediklerimi yaptı ve "Şimdi?" diye sordu. "Ayaklarımın dibine uzanacak ve beni seyredeceksin" dedim. Uysalca gelip yere uzandı. Bacak bacak üzerine attım ve ayakkabılarımın altını yalamasını emrettim. Heyecandan nefes nefese yalamaya başladı.
 
 

 
 
Heyecanı kot pantolonunun  üstünden belli  oluyordu. Bir süre ayakkabılarımı yalattıktan sonra sırtüstü uzanmasını söyledim ve ayakkabılı ayaklarımla kotunun üzerinden belli olan kabarıklığı ezmeye başladım. Terliyor ve çaresizce derin nefesler alıyordu. Gözlerimin içine bakmasını söyledim ve topuğumla bastırmaya devam ettim.
 
 
 
 
Ardından oturduğum sandalyede bacaklarımı açtım ve kendimle oynamaya başladım. Şaşkınca suratıma bakan ona da, kendisiyle kotunun üzerinden boşalana kadar oynamasını emrettim. Birkaç dakika içinde kendini tutamayarak boşaldı. Kotunun önünde kocaman bir leke oluştu. Gülerek, "Şimdi kalk ve bu halde dışarı çık, bir saat sonra da beni almaya gel" diye bağırdım. Apar topar kalktı. Kotunun önündeki lekeyle, ıslaklığı tişörtünün üzerine çıkmış terli koltuk altlarıyla ve pancar gibi bir suratla çıkıp gitti.
 
 
 
 
Bakalım, verdiğim küçük dersten sonra akşama beni dışarı çıkarmaya nasıl gelecek. Benim için çok eğlenceli bir Cuma oldu. Bu arada aldığı ayakkabılar  tıpatıp kirlettiklerinin aynısı ve numaraları da tam. Yaramazımız bu konuda aferini hak etmiş durumda anlayacağınız. 
 
Farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu unutmamak ve unutturmamak dileğiyle.
 
Sevgiler,
Melissa  

8 Aralık 2016 Perşembe

Ayakkabımın üzerindeki sıvı

Merhaba,
 
Yazmayalı epey oldu ancak ofiste dün sabah başıma gelen olaydan sonra yazmadan durmam mümkün değildi. Ofiste küçük bir özel odam var. Ofis ortamında giydiğim bir kaç çift ayakkabımı oradaki masamın altında bırakıyorum. Hem her gün taşımaktan kurtuluyorum hem de unutma riski kalmıyor. Dün sabah odama girdim, kahvemi masamın üzerine bıraktım. Eğilip botlarımı çıkarttım ve  ayakkabılarımı değiştirmek üzere masamın altına uzandım. Gördüğüm manzara  beni hem çok şaşırttı hem de keyfimi yerine getirdi.
 
Ayakkabılarımdan birinin üzerinde ufak bir not duruyordu. Ayakkabıya uzandığımda ise ayakkabının açık burnundan şeffaf, sarımsı beyaz, hafif kıvamlı bir sıvının akmak üzere olduğunu gördüm. Ne olduğunu artık siz tahmin edersiniz! Hemen yere bırakıp bir fotosunu çektim. Bu yazıda sizlerle de paylaşacağım. Ardından nota uzandım ve okudum. İngilizce yazılmış notun çevirisi şöyleydi: "Özür dilerim, niyetim bu değildi ama dayanamadım. Uzun süredir sizi izliyorum. Yarın mahvettiğim bu ayakkabıların yerine yeni bir çift bırakacağım sizin için. Bir hayranınız.".
 
 
 
Ofiste farklı tecrübelerim olduğunu daha önceki yazılarımda da sizlerle paylaşmıştım ancak bu bir ilkti. Bende olayın ardından telaş veya korkudan çok merak ve takdir duyguları oluştu. Sıvının durumuna bakılırsa ben gelmeden en fazla on beş dakika önce ayakkabımın üzerine boşalınmıştı. Benim geliş gidiş saatlerimi iyi bilen biriydi bunu yapan. Belli ki taze olması için yakalanma riskini göze almıştı. Ayrıca ofisteki kamera kayıtlarından odama girenleri tespit ettirmek  için güvenlik müdürüne bir telefon etmem yeterliydi. Şikayet etmem durumunda ise işten atılması kesindi. Bu kadar risk alan birinin kendini tamamen benim merhametime bırakmış olması takdirimi kazandı açıkçası. Teslimiyet, itaatin sevginin  ve sadakatin en  önemli   göstergesidir. Ancak elbette   bu riskleri alan bir kişinin karşısındaki için tehlike oluşturacak bazı duygusal ve psikolojik sorunları olması da muhtemeldi.
 
Biraz düşündükten sonra ayakkabının ve notun resimlerini saklamaya ve günün tarihini not ederek bir süre beklemeye karar verdim. Macera seven tarafım ağır basmıştı.
 
Şu andan itibaren merakla bırakacağı ayakkabıları ve daha sonraki eylemlerini bekleyeceğim. Farklı duygular içinde bocalayan bu cesur insanı tanımak ve onunla konuşmak isteği içerisindeyim. Olaylar geliştikçe sizlerle buradan paylaşmaya devam edeceğim.
 
Sevgiler,
Melissa


2 Ağustos 2016 Salı

Kadın ve Libido

Merhaba,
 
Uzun zamandır yazmaya fırsat bulamadım. İçimden geldiğini de pek söyleyemeyeceğim. Ama son zamanlarda ısrarla dikkatimi çeken bir konu oldu, yazmadan duramayacağımı hissettim. Kadınların cinsel istekliliğinin erkeklerden düşük olduğu konusundaki dayatmalar konusunda daha fazla sessiz kalamayacağım.
 
Daniel Bergner'in (New York Times dergisi yazarı ve araştırmacı gazeteci) ve Roy Baumeister'in (Ödüllü Psikolojik Araştırmacı) okuduğum bazı yazıları da bu konuda yazma isteğimi arttırdı.
 
Bildiğiniz üzere erkeklerin cinsel dürtüsünün kadınlardan yüksek olduğu söylenir durur. Hatta kadınlardaki cinsel isteksizliğe hiç durmadan çareler aranır.
 
Bu konuda yürütülen tek yünlü bir algı yönetiminin var olduğunu, yetersiz araştırma ve eksik bilgilendirme yapıldığını düşünüyorum.  
 
 
Farklı bir bakış açısına sahip olabilmek adına yapılan tarafsız çalışmalar sırasında yapılan bir deneyde kadın ve erkeklere  cinsel içerikli videolar seyrettirilmiş. Bu videolar, normal kadın-erkek seks görüntülerinden, maymunlara ve gay ve lezbiyen çiftlere ait seks görüntülerine kadar her türlü cinsel yelpazeyi kapsayan klipler içeriyormuş. Kadınlar her türlü cinsellik karşısında uyarılırken erkekler ilgi alanlarıyla sınırlı kalmışlar.   
 
Yapılan bir başka araştırmada, 60'lardaki cinsel devrim döneminde, kadınların cinsel eğilimlerinin erkeklerden daha çok değiştiği saptanmış.
 
 
Burada bu bulgular ışığında bazı saptamalara dikkat çekmek istiyorum:
 
Kadınların cinsel istekliliği erkeklerinkinden daha düşük değil daha esnektir ve koşullara uyum sağlama yeteneğine sahiptir. Baskılandığı takdirde koşullara uyum sağlamak üzere kendini ayarlamakta ve bu zaman zaman libidonun düşük görünmesine sebep olmaktadır. Gerçekte tek eşlilik ve hatta heteroseksüellik kadınların cinsel istekliliğine ters düşen faktörlerdir ki bilindiği üzere tarihte tam da bu yüzden kadın cinselliği sürekli kötü gösterilmiş ve baskılanmıştır. Koşullara göre ayarlayabildikleri libidoları sayesinde kadınlar kendilerini yaşadıkları dönemin şartlarına göre en iyi şekilde konumlandırmaya çalışmışlardır.  
 
Kadınlar cinsellik konusunda erkeklere göre daha az homofobik ve farklı cinsel kimliklere daha fazla kucak açan bir yapıya sahiptirler. Yapılan araştırmalarda lezbiyen kadınların erkeklerle birlikte olma oranının, gay erkeklerin kadınlarla birlikte olma oranından çok daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu da kadının cinsel yelpazesinin daha geniş ve farklılıklara daha açık olduğunu göstermektedir.
 
Bir diğer önemli fark, kadınlarda erkeklerin aksine cinsel isteği motive eden faktörün sadece seks eyleminin kendisinin olmamasıdır. Kadınlar korunma, ilgi, sevgi ve şefkat görme, anlamlı bir birliktelik kurma, çocuk sahibi olma ve çocuğuna iyi bir gelecek sunma arzularıyla da cinselliğe motive olurlar. Seks konusunda belirleyici olan kadının duygularıdır. Cinselliğe evet veya hayır demek kadının yeterli motivasyona sahip olup olmamasıyla ilgilidir.
 
Kısacası kadınlar duygusal zekaları son derece güçlü varlıklar olsalar da duygularına nadiren yenik düşerler. Bu yüzden cinsel dürtüleri ne kadar kuvvetli olursa olsun, bu dürtülerini kontrol altında tutmaya ve kendileri için doğru şekilde kullanmaya eğilimlidirler. Kadınlar bir insanlık suçu olan tecavüz dışında kendi rızalarıyla yaşadıkları cinsellikten -bu mastürbasyon da olabilir lezbiyen bir ilişki de- pişmanlık ve suçluluk duymazlar. Bu konuda erkekler kadar keskin cinsiyet ayrımı yapmazlar, duygusal ihtiyaçlarına göre şekillenen esnek bir cinsellik tercihleri vardır.
 
Açıkçası bana göre tüm insanlığın kadınlardan öğreneceği çok şey var. Yaşasın kadınlar ve farklılıkların farkında olan tüm insanlar.
 
Sevgiler,
Melissa
 
 
 

10 Mart 2016 Perşembe

Yatak odasında iki kadın

Merhaba,
 
Yazılarımda farklı biri olduğumdan defalarca bahsettim ancak biseksüel tarafımdan çok söz etmemiş olabilirim. Yüksek libido, teşhircilik, ayakkabı ve naylon fetişi, sahibelik (dom-sub) eğilimi, kadınsılaştırma  (feminizasyon)  vs. daha önceki yazılarımdan bildiğiniz özelliklerim. Dönemsel olarak yükselen diğer bir özelliğim ise kadınlara olan ilgim.
 
Son dönemde kişiliğimin bu yönü ağır basmaya başladı ve halihazırda sürmekte olan bir ilişkim var. Sizlere bu yazıyla verebilmek istediğim; tüm erkeklerin ilgisini çeken ve erkeğe yönelik porno endüstrisinde sıkça kullanılan lezbiyen ilişki temasının aslına ilişkin gerçekçi bir bakış açısıdır.
 
Bazı yanlış bilinen konularda bildiğim kadarıyla sizleri aydınlatmak isterim.
 
Gerçekte iki kadın birlikteyken seks oyuncaklarına nadiren ihtiyaç duyarlar, bu erkek baskın porno endüstrisinin bir aldatmacasıdır.
 
İlişkide esas olan karşılıklı fiziksel beğeni ve karşıdakine zevk verebilmektir. Bu esasında tüm cinsel ilişkilerde esas olması gereken bir durumdur. Birbirinden keyif almak ve birbirine keyif vermek bir cinsel birlikteliğin özünü oluşturmalıdır ki iki kadın birlikte olduğunda bu tam anlamıyla böyledir.
 
Tüm erkeklerin merak ettiği bir diğer konuda da bilgi vereyim, iki kadın birlikteyken üçüncü biri olarak erkeğe veya erkek cinsel organına ihtiyaç duyulmaz. Penetrasyon tatminkar bir ilişki için gerek şart değildir.
 
Duygusal açıdan lezbiyen seks heteroseksüel bir ilişkiden çoğunlukla daha doyurucudur. Yumuşak, düşük tempolu ancak daha uzun süren, keyif odaklı ve yüksek farkındalıklı bir birliktelik halidir yaşanan. Bilindiği üzere sonsuz orgazm yaşama kapasitesi olan ve duygusal olarak erkekten çok daha yüksek farkındalığa sahip iki kadın arasında yaşanan ilişkinin böyle olması kanımca hiç de şaşırtıcı değildir.
 
Sizlere yazıyı okuduğunuz  ve okuduklarınızı içselleştireceğinize inandığım için arkadaşımla çekilmiş küçük bir resim hediye etmek istedim. Umarım hoşunuza gider.
 
 
 
Her zaman tekrarladığım gibi farklılık zenginliktir, hayatta kendinizle barışık olmaktan daha büyük bir mutluluk yoktur. Belirlenmiş kalıplar içinde kalmaya çalışarak kendinize bir ömür boyu işkence yaşatmanın herhangi bir mantıklı dayanağı olamaz. Herkesin kendi olmaya ve bunu dilediğince yaşamaya hakkı vardır. Kendimiz gibi olan veya olmayan herkese de yaşam hakkı ve alanı tanımak birbirimize olan insanlık borcumuzdur.
 
Sevgiler,
Melissa
 
 






10 Şubat 2016 Çarşamba

Ofis tuvaletinde gizli kalan gerçekler

Merhaba,
 
Daha önce sizlerle paylaşmadığım ama aklıma takılan bir anım var. Bugün sizlerle paylaşmanın doğru olacağını düşündüm ve yazmaya karar verdim.
 
Birkaç ay önce yazdığım bir yazımda ofiste bastıran ani bir mastürbasyon krizinden bahsetmiştim. Bir arkadaşımın daha bu tür krizlere girdiğini bildiğimi söyleyip anlattıklarımı orada bırakmıştım. Açıkçası o gün mastürbasyon krizine giren kişinin sadece ben olmadığıma çok yakından şahit oldum...
 
O yazıda ani bir krizle tuvalete koştuğumu ve mastürbasyon yaptığımı anlatmış, bir de resim eklemiştim. Anlattıklarım doğruydu ancak eksik bıraktığım bazı kısımlar vardı...
 
Bahsettiğim krizleri yaşayan diğer iş arkadaşım bir erkek ve bu konuları onunla önceden tartışmışlığımız var. İkimizin de bu konudaki ortak açıklaması şöyle: stresi üzerimizden atabilmek için orgazm sırasında vücudun salgıladığı endorfine ihtiyaç duymamız ve bunun bir tür bağımlılık yaratması sonucunda, stres altında vücudun kendiliğinden mastürbasyon gerektiğine karar verip, bizi yönlendirmesi.
 
Bahsettiğim olayların yaşandığı gün fazlasıyla stres altında olduğumuz kritik bir gündü. Benim apar topar tuvalete koştuğumu gören ve yüzümün ifadesinden durumu anlayan arkadaşım hemen  arkamdan tuvalete gelmiş. Sonradan söylediğine göre kendisi de mastürbasyon yapmamak için direnmekteyken beni görmüş ve pes ederek arkamdan tuvalete seğirtmiş.
 
Erkekler tuvaletine girmek üzereyken aklına parlak bir fikir  gelmiş ve "ne kaybederim" diyerek kadınlar tuvaletine yönelmiş, boş tuvaleti ve tek kapalı kabini görünce de şansını denemeye karar vermiş.
 
Bana seslendiğini hatırlıyorum, eğer müsaade edersem, kabine gelip benimle mastürbasyon yapmak istediğini söylemişti... Beni biliyorsunuz, hayır diyememiştim bu çılgınlığa...
 
Küçücük kabinde o ayakta, arkasını kapıya dayamıştı, ben de klozette oturuyordum... Aslında bu teklif beni fantezi kurmaktan kurtardı diye düşündüğümü biliyorum...
 
Gerçekten de birkaç dakika içinde birbirimizi seyrederek orgazm olmuş ve rahatlamıştık. Her şey güzeldi ancak tuvaletten teşekkür ederek hızla kaçan arkadaşımın ardından çorabımın üzerindeki spermleri temizlemek bana kalmıştı...



Neyse ki düşünceli arkadaşım ertesi gün, aldığı iki çift çorabı utana sıkıla bana hediye ederek kendini affettirdi.
 
Bu anımı sizlerle paylaşarak rahatladığımı düşünüyorum, lütfen siz de kendi mutluluğunuz için mümkün olduğunca kendiniz gibi olun ve çevrenize gerçek kimliğinizi göstermeye çalışın...
 
Sevgiler,
Melissa