23 Mayıs 2014 Cuma

Conchita Wurst


Merhabalar,
 
Bir süredir aklıma takılan bir konuyla daha klavye başındayım. Eurovision 2014. Çocukluğumuzda heyecanı bir hafta öncesinden başlardı. Gazeteler puan çizelgeleri verirdi. Ailece oturulur göz kırpmadan seyredilirdi. Son yıllarda hala devam edip etmediğinden bile haberim yoktu diyebilirim.
 
Bu sene vaktim uygun düştü ve yıllar sonra tekrar ekran başına geçtim. İyi ki de geçmişim. Yarışmayı kazanan şarkıcı üzerinde düşünülmesi gereken bir konunun farkına varmama sebep oldu.
 
Conchita Wurst, Avusturyalı ve 1988 doğumlu. Bu sakallı kadın karakterini 2011'de yaratmış. Amacı da kendi ifadesiyle "Farklı görünene tolerans için bir çağrı".
 
 
 
 
Wurst, Almanca sosis demek. Bu takma soyadını almasının sebebi bir Alman deyimiymiş. "Das ist mir doch alles wurst", yani "Bana göre her şey aynı".
 
Açıkçası görüntüsü gerçekten çok ilgi çekti. En az o kadar da tepki... ancak amacına da ulaştı; hayır, Eurovision birincisi olmak değil, farklı olana karşı anlayış  gösterilmesi konusunda  bir farkındalık yaratmak.
 
Görüntü bana da garip geldi, yadırgadım, ancak bu tür konularda düşüncemizin hep aynı olması gerektiğini düşünüyorum: öncelikle o bir insan.
 
Bir insan olduğu için de sizin ve benim kadar yaşamaya hakkı var. Tabii yaşarken de kendi bildiğini yapmaya ve söylemeye...
 
Bakın biz kadınlara, ne istersek giyebiliyoruz, ceketiyle, pantolonuyla, ayakkabısıyla hatta kravatıyla tam bir erkek gibi işe gidiyoruz, sokakta dolaşıyoruz.Kimse de dönüp "bu nedir" demiyor. Diyelim birisi evinde kontrollü ve kapalı bir ortamda  yılan besliyor ve bundan çok keyif alıyor, mutlu oluyor, bu insanı eleştirmeli ve dışlamalı mıyız?  Açıkçası otobüste yanıma ağzı bozuk, kaba, saygısız biri oturacağına, efendi, kibar ve saygılı ancak "farklı" birinin oturmasını tercih ederim.
 
Herkesin kendi tercihleri var ve diğerlerinin haklarına saygılı olduğu sürece, kimsenin farklı olduğu için diğerini dışlamaya, suçlamaya, cezalandırmaya kalkmaya hakkı yok.
 
Unutmayın, Conchita bizim kardeşimiz, çocuğumuz veya en yakın çocukluk arkadaşlarımızdan biri de olabilirdi. Onu önce insan olarak sevdikten sonra giyimi, zevkleri, cinsel tercihi gibi konularda eleştirmeden kabullenmemiz çok daha kolay olmaz mıydı?
 
O yüzden bence herkesi önce insan olarak sevmeli ve sonra da  farklılıklarının, insani değerlerinin yanında ne kadar önemsiz olduğunu   görmeye ve bunları  kabullenmeye  alışmalıyız.
 
Umarım daha sık yazabilirim,
 
Sevgiler, Melissa...