23 Ekim 2019 Çarşamba

Cici kız, kötü kız...

Merhaba,

Artık uzun bir aradan sonra demeyeceğim.  Yoğunluktan dolayı ancak yazabiliyorum maalesef.

Arkadaş çevremden birini anlatacağım size. Zarif, kibar, zeki ve hoş bir adam olarak bilinen bu yirmili yaşlarının ortalarındaki genç ve hoş adamın bir sırrını öğrendim geçtiğimiz aylarda.

Bir akşam dışarıda bir pubda toplanmış laflayıp, bir şeyler yudumluyorduk. Söz konusu arkadaşım "James" ve iki erkek  daha vardı benimle birlikte. Bar taburelerindeki iki boş yere ben ve o oturmuştuk, diğer arkadaşlar da ayakta duruyordu. Bir kaç kadehten sonra ayaktakilerin bakışlarının kontrolleri dışında bacaklarıma ve ayaklarıma gitmeye başladığını  hissettim.  Normaldi, buna alışıktım, hatta bundan keyif alıyordum.  Tecrübeli gözlerimle biraz daha dikkatli bakınca pantolonlarının altındaki kabarıklıkları da tespit ettim. Yanımda oturan James'in gözlerinin nereye kaydığını   anlamaya   çalışırken, bakışlarını  kaçıra  kaçıra   diğer erkeklerin kabarıklıklarına  bakmaya çalıştığını anladım. Bir kaç dakika sonra barmenden bir şey istemek için bara döndüğümde yanımda oturan James'in gömleğinin arkasının pantolonundan çıktığını ve aradaki boşluktan tüysüz tenine giydiği ince ten rengi külotlu çorabı ve dantelli külodu görüverdim. Taşlar kafamda yerine oturmaya başlamıştı,  hemen bir plan yapmalı ve bu fırsatı değerlendirmeliydim.

Muhabbeti, içkinin de yardımıyla cinselliğe doğru kaydırdım. Diğer erkeklerin çeneleri açılmış, o ise içine kapanmaya başlamıştı. Kulağına yavaşça "içine ne giydiğini ve nereye baktığını biliyorum" diye fısıldadım. Neredeyse tabureden düşüyordu. Şaşkınlık ve panik içinde "biraz özel konuşabilir miyiz?" diye sordu. Tuvalet bahanesiyle kalktık ve bir köşede durduk. Nasıl bildiğimi sordu, anlattım. Biraz düşündükten sonra "ben gizli bir biseksüel ve crossdresserım" dedi. Ona kendisi gibi çok arkadaşımın olduğunu ve hepsini de çok sevdiğimi söyledim.

O gecenin ardından ona  hiç değilse bir defalığına olmak istediği  kişi olarak yaşamak için bir fırsat yaratmam gerektiğini düşündüm ve bir planımı yaptım.
 
Bir kaç hafta boyunca onunla yemeklerde buluşarak bu konu hakkında konuştuk. Açılmaya çok ihtiyacı vardı ve zamanla rahatlayarak bana içini döktü.

Bir cumartesi günü  adını Jane  koyduğum  bu arkadaşıma bir mesaj atarak bugün, kendisini içinde en seksi hissettiği kıyafetlerini de yanına alıp bana gelmek isteyip istemeyeceğini sordum. Kız kıza bir şeyler içer konuşuruz dedim. Sesi titreyerek, geleceğini söyledi.
 
Akşam üzeri geldi. Yüzüne bile bakmadan üzerini değiştirebileceği ve makyajını yapabileceği odayı gösterdim. Hemen seğirterek odaya girdi. 45 dakika sonra odadan gerçek Jane olarak çıktı. Gerçekten de çok tatlı görünüyordu. Mini eteği ve bluzu açık pembeydi, beyaz külotlu çorabı, toz pembe babetleri vardı. Mavi gözlerini ortaya çıkaracak masum bir makyaj yapmıştı.  Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Yanakları al al, "Bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkürler" diyebildi. Hemen içecek bir şeyler ikram ettim. Sohbet koyulaştı.
 
-Sizin çok otoriter ve femme fatale bir kadın olduğunuzu düşünüyorum.
-Ben de senin çok cici bir kız olduğunu düşünüyorum.
-Teşekkür ederim, belki ilginç  gelecek ama sizi hala aşırı çekici buluyorum ama cici bir kız olmaktan da aynı derecede keyif alıyorum şu an.
-Bu çok normal, ben de hem erkeklerden hem de kadınlardan hoşlanabiliyorum. Ayrıca benim gibi kötü kızlar senin gibi cici sissy leri çok çekici bulabilir, biliyorsun değil mi?
 
Vücut dili rahatladığını belli etmeye başlamıştı. Artık içi dışı birdi Jane'in. Karşımda gülen, kanepede ayaklarını altına alarak oturan, gerçek bir kız vardı.
 
Sana bir sürprizim var diyerek yanından ayrıldım.
 
Döndüğümde elimde kocaman bir dildo vardı.
 
 
Derin bir nefes aldığını duydum ve dudaklarını araladığını gördüm. Dildoyu bacaklarımın arasına kıstırıp, "yalamaya başla cici kız" dedim. Küçük dil darbeleri atarak başladı, arada onay ister gibi gözlerime bakıyordu. "Aferin cici Jane, işte böyle" dedim saçlarını okşarken. Başını emmek için çabalamaya başladı, dildo kocamandı. İterek ona yardımcı oldum. Yarım saat   içinde yalanmadık yeri kalmamıştı dildonun,  Jane ise arzudan kıvranıyordu.
 
  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
En sonunda "lütfen beni becer" diye fısıldadı. Arkasını dönerek kanepenin üzerinde domaldı. Yavaşça beyaz çorabını ve külodunu indirdim. Okkalı bir tükürükle deliğini ıslattım ve dildoyu straponuma geçirerek başını deliğine dayadım. "O cici pipine asla dokunmak yok Jane" diye kulağına fısıldadım. Daha önceden dildo tecrübesi olduğunu, deliğinin birkaç hareketin ardından açılmaya başlamasından anladım. Kocaman başı içine alıverdi Jane. O anda Jane'in inlemesini ilk kez duydum. Belinden yakalayarak ileri geri gitmeye başladım içinde. Naylon çoraplarımız birbirinin üzerinde kayıyor, Jane poposunu istemsizce dildodan bir santim daha fazla  alabilmek kıvırıyordu. Cici kızın babetleri ayağından çıkmış, çorabı kaçmıştı. Arada dildoyu çıkarıp, açılıp kapanan pembe deliğini ağız dolusu tükürüğümle ıslatıp devam ediyordum onu becermeye.



 

Yirmi dakika sonra çığlıklar atarak sarsılmaya başladı. Yemin ederim dokunmadım ama geliyorum diye bağırıyordu. Dildoyu birkaç kez daha derinliklerine tam da   p noktasına bastırdıktan sonra, aniden çıkararak, hala yumuşak ama seğiren cici kız pipisinin altına tuttum. Kıvranarak boşalmaya başladı. O cici minik pipiden   çıkanları görmeliydiniz. Kafasını tutarak kendime çevirdim ve kendi döllerini yalamasını işaret ettim. Uysal ve hevesli bir şekilde dakikalarca yalayarak tertemiz yaptı dildoyu.
 
Gözlerimin içine baktı ve "harika bir kadınsınız, tanıştığım en muhteşem kötü kızsınız, çok teşekkür ederim, ilk kez dokunmadan gerçek bir anal orgazm yaşadım" dedi.
 

Saçlarını okşayarak, çorabını çektim ve babetlerini giydirdim. Eline bir kadeh tutuşturarak, anın keyfini çıkarmasını söyledim ve yanından uzaklaştım.
 
 
 
 
 
 
Farklı ve farkında kalın. Kendiniz olun ve kendisi gibi olanları sevin.
 
Sevgiler,
Melissa.
 
Not: Jane'e söz verdiğim için resimlerini paylaşmıyorum.


















 

10 Ocak 2019 Perşembe

Özgürlük topuğumun altında

Merhaba,

Bu en uzun ayrılığımız oldu sanırım. İçinde bulunduğum ciddi yoğunluk yüzünden yazmaya zaman bulmakta zorlanıyorum. Aslında yazacak çok şey var. Birinden başlayayım dedim zaman bulmuşken.

Aylardır ısrarla bana yazan birinden bahsedeceğim. Londra'da yaşayan ve belki de bir yıla yakındır kelimenin tam anlamıyla bana bir görüşme için yalvaran biri. Beni tanımayanlar için belirteyim ben köle ruhlu erkekleri asla para için kullanmak taraftarı değilim. Kadının üstünlüğünü kavramış ve hizmet aşkıyla yanan bu erkekleri kendi zevkim  ve onların tatmini için kullanmayı seviyorum.

Bir Cumartesi öğlen yemeği için buluştuk. Yemekten hiç bir şey anladığını zannetmiyorum, ne konuştuğunun farkında olduğunu da hiç sanmam. Sadece fırsat buldukça bacaklarıma ve ayaklarıma bakmaya çalıştığından ve bir kaç kere pantolonunun bacak arasına ayakkabımın topuğunu bastırdığımda fark ettiğim üzere sürekli ereksiyon halinde olduğundan eminim.

Bir, iki saat sonra bayılacak gibi olan adamcağıza daha fazla kıyamayıp eve gelmesine izin vereceğimi söyledim. Adeta nefes alması ve hayatta kalması iki dudağımın arasındaymış gibi adam hayata geri geldi.

Eve girer girmez tamamen soyunmasını söyledim. Tekrar şoka girdi. Tek kelime etmeden soyundu ve beklemeye başladı. Boynuna geçirdiğim tasmaya bakakaldı. Tasmasından çekerek yatak odasına götürdüm. Uzandım ve yalamaya başlamasını emrettim.
 
 
 
Böyle bir açlık görmediğimi söylemeliyim. Naylon çoraplı bacaklarımı, ayaklarımı ve ayakkabılarımı yaladıkça ruhunun özgürleştiğini, kendiyle barıştığını ve bir bütün olduğunu hissedebiliyordum. Ardından ayakkabılarımı ve çoraplarımı ağzıyla çıkarmasını  emrettim. Epey uğraştıktan sonra aferini hak ettiğini söyledim ve yatağa oturmasını emrettim. Çıkardığı ayakkabıları tekrar giydim ve naylon çorabımla testislerini bağlamaya başladım.
 
 
 
 
 
 
 
Saatlerdir ereksiyon halinde olan aleti birden bire korkudan yumuşadı. İyice bağladığım testisleri çorabımla kendime doğru çektim. Bir yandan da bacağımı kaldırarak topuğumla patlamak üzere olan testislerine basmaya başladım. Acıyor diyordu. Ben de o acıyor dedikçe daha çok bastırıyordum. Bu tamamen özgür kalmanın bedeli diye açıkladım. Acıdıkça kendin olacak ve karşımdaki yerini kabulleneceksin bu da seni daha mutlu biri yapacak dedim. Sessizce kabullendi ve birkaç dakika sonra mutluluğu gözlerinde ve aletinde gördüm, tekrar sertleşti ve öyle kaldı.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Daha sonra ona hizmet edebilmesi için fırsat olarak birkaç çift ayakkabımı verdim ve güzelce yalayarak temizlemesini emrettim. Şevkle yalamaya başladı. Arkadan bantlı bir ayakkabımı da bandından aletine astım ve bu ayakkabı düşerse başına geleceklerden korkması gerektiğini söyledim.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
O şekilde üç çift ayakkabımı ayrıntılı olarak temizledi. Aferin diyerek ayakkabımı aletinden aldım ve ağzına naylon çorabımı tıkıştırmaya başladım. Bu kez aleti yumuşamadı, itaat etmeyi ve bundan mutlu olmayı öğrenmişti.  Eline ayakkabımı vererek içine boşalmasını ve ardından temizlemesini söyledim. Ağzında naylon çorabım elinde ayakkabım işe koyuldu. Boşalması çok sürmedi. Ağzından çorabımı çıkardığım anda daha nefesi düzelmeden hevesle az önce içine boşaldığı ayakkabımı yalamaya koyuldu. Öylesine keyif alıyordu ki çabuk olmasını söylemeye kıyamadım.
 
 
İşi bitince gidebileceğini söyledim. Sessizce giyindi, kapıdan çıkarken, çok teşekkür ederim, içimdeki gerçek beni serbest bıraktınız, çok mutluyum dedi ve kapıyı yavaşça kapatarak çıkıp gitti.


Lütfen farkınızın farkında olun ve farklı olana saygılı gösterin.

Sevgiler,
Melissa