Merhabalar,
Son günlerde aklıma, kadınların neden yüzyıllardır baskı altında tutulmaya çalışıldığı sorusu takıldı. Bu konuda bazı okuduklarımı ve kendi fikirlerimi paylaşmak istedim.
Biliyorsunuz eski dönemlerden günümüze dek anaerkil topluluklar var olmaya devam etmişler. Bu tür topluluklarda güç kadınlarda, özellikle de annelerde toplanır. Topluluğun başında genellikle en yaşlı anne vardır. Kadın egemenliğinde olan böyle sosyal yapılar, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Güney Amerika'dan Uzakdoğu'ya pek çok yerde var olmuştur. Çoklu tanrıça kavramı zamanla kendini tek tanrılı ve erkek egemen yapılara bırakmış olsa da dünyanın farklı bölgelerinde bu sosyal yapı sürmektedir.
Kadınların, erkeklere karşı cinsel üstünlükleri, doğurma yetileri, duygusal yoğunlukları, farklı zihin yapıları ve altıncı hislerinin gücü her zaman erkeklerde korku yaratmıştır. Erkeklerin, kadını, pasifleştirme, kapalı kapılar ardında kalmasını sağlama, toplumsal yapının mümkün olduğunca dışında bırakma çabaları özgüvensizliklerinden ve gücü sadece kendi ellerinde tutabilme arzularından kaynaklanmaktadır.
Ancak her şeye rağmen günümüzde kadın egemen bir toplumda yaşamadığımızı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz derim. Bu konuda size tek bir kelimeyle ipucu vereceğim: "anne".
Hepimizi yetiştiren, büyüten, dünyayı ve insanları bize anlatan, kendi görüş ve fikirlerini bize aşılayan, bir anne değil miydi? Yani bir kadın... Kadınların doğurduğu ve yetiştirdiği erkekler ve kadınlardan oluşan bir toplumda sizce egemenlik hangi cinse daha yakındır?
Kadın erkek arasındaki mücadele ve egemenlik savaşı her zaman olduğu gibi sürmeye devam edecek gibi görünüyor. Bence açıkça ifade edilmese veya yalanlansa da erkekler kadınlara çoktan teslim olmuş durumdalar. Diğer yandan içten içe bu fikri sevdikleri de söylenebilir. İşin doğrusu bir erkek için anneden daha değerli ne olabilir ki? Ancak zamanla, bir sevgili veya eş, yani müstakbel çocuklarının annesi, kendi annesinin yerini alacaktır.
Bu gerçekleri gözardı edip kendinizi kandırmayın beyler, kadınların egemenliği devam ediyor. Bu arada sevgili bayan arkadaşlarım, lütfen biz de hükmetmenin getirdiği sorumlulukları hafife almayalım...
Sevgiler,
Melissa
Ancak her şeye rağmen günümüzde kadın egemen bir toplumda yaşamadığımızı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz derim. Bu konuda size tek bir kelimeyle ipucu vereceğim: "anne".
Hepimizi yetiştiren, büyüten, dünyayı ve insanları bize anlatan, kendi görüş ve fikirlerini bize aşılayan, bir anne değil miydi? Yani bir kadın... Kadınların doğurduğu ve yetiştirdiği erkekler ve kadınlardan oluşan bir toplumda sizce egemenlik hangi cinse daha yakındır?
Kadın erkek arasındaki mücadele ve egemenlik savaşı her zaman olduğu gibi sürmeye devam edecek gibi görünüyor. Bence açıkça ifade edilmese veya yalanlansa da erkekler kadınlara çoktan teslim olmuş durumdalar. Diğer yandan içten içe bu fikri sevdikleri de söylenebilir. İşin doğrusu bir erkek için anneden daha değerli ne olabilir ki? Ancak zamanla, bir sevgili veya eş, yani müstakbel çocuklarının annesi, kendi annesinin yerini alacaktır.
Bu gerçekleri gözardı edip kendinizi kandırmayın beyler, kadınların egemenliği devam ediyor. Bu arada sevgili bayan arkadaşlarım, lütfen biz de hükmetmenin getirdiği sorumlulukları hafife almayalım...
Sevgiler,
Melissa
Sıkça kullandığım bir cümle var, biz köleler belki de anaerkil toplum düzenine özlem duyan ve bu savaşsız, barış ve huzur içinde geçen zaman dilimini günümüze taşımaya çalışan gönüllü fedaileriz. Femdom gibi felsefesi olan yaşam tarzının geçmişimize uzanan köklerinin olmaması zaten düşünülemezdi... Burada sorgulanması gereken ve dikkatle analiz edilmesi gereken husus tek tanrılı dinler ile kadının ötekileştirilmiş sistematik olarak sosyal yaşamdan tecrit edilmiş olmasıdır. İtaatkar.
YanıtlaSilSayenizde yeni bilgiler ediniyorum çok teşekkür ederim efendim
YanıtlaSil