10 Mart 2013 Pazar

Ah İstanbul

Merhaba,

İstanbullu olmak kolay değil. Kalabalığıydı, trafiğiydi, gürültüsüydü derken canınızı çıkarıyor.Burası kozmopolit bir şehir, her türlü insan var. Mesafeler çok uzun, her yer çok kalabalık, hayat pahalı. Kimi zaman tehditkar,  kimi zaman sahtekar bir şehir. Huysuz, asık suratlı, kibirli de olabiliyor. Hepsi doğru.
 
Ama bir yüzü var ki bu şehrin, her şeyi unutturuyor. Sakin saatleri, ıssız mekanları, saklı hazineleri var. Üstelik bunların hepsi bedava. Akşam çökmeye başladığında veya sabah yeni aydınlandığında herkesin tersine hareket ederseniz bunları bulabilirsiniz. Hafta içi bir gün Ortaköy'de yalnız ve sessiz bir kahvaltı edebilir, martılar size eşlik ederken, çayınızı yudumlayıp, simidinizi paylaşabilirsiniz.  Ya da bunu yapmayı Anadolu Kavağı'nda deneyebilirsiniz. Tek yapmanız gereken erken kalkmak. Bir Pazar akşamı herkes evine koşarken, siz çıkıp Karaköy'e gidebilir, harika tarihi yarımada manzarasını karşınıza alıp balık ekmeğin tadına varabilirsiniz. Hafta içi bir akşam biraz üşümeyi göze  alırsanız Moda'ya gidip engin denize karşı bir kahve yudumlayabilirsiniz. Sadece üşenmeyin yeter, buna değdiğini göreceksiniz.
 
Lütfen İstanbul'u bırakıp gitmek zorunda kalmadan ya da İstanbul bizi bırakıp gitmeden bu güzelliklerin farkına varalım. Hayat böyle anlamlı, mutluluk böyle yakın.
 
Sevgiler, Melissa
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder