17 Mart 2013 Pazar

Pazartesinin gölgesindeki Pazar

Merhaba,
 
Pazar günlerinden hiç hazzetmem. Hele kadınsanız Pazarları daha da beterdir. Hele çalışıyorsanız iyice beterdir. Hele hele evliyseniz bin beterdir (neyse ki değilim).
 
 
 
 
Benim tipik pazar günüm keyifli bir kahvaltıyla başlar. Dışarı çıkacaksam çıkarım. Dönene kadar her şey iyidir. Sonra evi biraz toparlamak gerekir veee çalışan kadın olarak Pazartesiye kendimi hazırlamaya sıra gelir. Bu son iki işi yaparken, Pazartesi kara bir gölge gibi yaklaştıkça yaklaşır, büyüdükçe büyür. Üzerime gelen Pazartesinin gölgesinde hafta sonu boyunca hiç ilgilenmediğim evimi toplamam gerekir. Kuru yemiş döküntülerini, kül tablalarını, ojeli pamukları, bulaşıkları, kirli naylon çorapları ve çamaşırları, hafta içi giyilip bırakılmış ayakkabıları, evin dört bir köşesinden toplar, ilgili yerlere götürürüm. Ortalık biraz toplansa da ilgili yerlerdeki işler daha bir iki saat bitmez.
 
Sıra kendime gelince, kadın doğduğuma her pazar küfrü basarım. Tüy kontrolü yapılacak, banyo yapılacak, kremler sürülecek, saçlara şekil verilecek, tırnak bakımı yapılacak, oje sürülecek ve sonuncusu ve en beter olanına sıra gelecek: Yarın ne giysem?
 
Bu "yarın ne giysem" süreci bir saatte biterse, şanslı günümdeyim demektir. Üst seç, alt seç, uygun çorap bul, uygun ayakkabı bul, uygun aksesuar bul vs. Bazen çorabın tonu tutmaz, bazen ayakkabının rengi, bazen kıyafet sade, aksesuar çok iddialı olur, bazen ayakkabı çok abiye, giysi çok spor kaçar. Sonuçta defileye çıkmış kadar giysi değiştirir ve yorgun düşerim.
 
Evli ve anne olanlar bu işlerin benzerlerini birkaç kişi için yaparlar. Açıkçası korkutucu...
 
Uzun lafın kısası Pazar, Pazartesinin gölgesinde yaşayan sinik ve kaypak bir gündür. Pazar günü tek tatil günü olanlardan şimdiden özür dilerim.
 
Sevgiler, Melissa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder